NGC 976, yaklaşık 150 milyon ışık yılı uzağımızda bulunan bir çubuksuz sarmal galaksidir. Gökyüzünde Koç (Aries) takımyıldızı sınırlarında yer alıyor.
1876 yılında Alman astronom Wilhelm Tempel keşfetti. 1999 yılında galaksinin içinde bir süpernova (SN 1999dq) patlaması gerçekleşti. Gökbilimciler süpernovaları uzak galaksilerin uzaklıklarını hesaplamakta kullanıyor.
Galaksinin parlaklığı 12.9 kadir; oldukça sönük. Görebilmek için 25 cm ve üstü bir teleskoba ihtiyacınız var.
Biz dünyada diğer gökcisimlerinin doğuşuna tanıklık ederiz ancak kendi gezegenimizin de bir yerlerde doğuyor olabileceği aklımıza gelmez. Oysa Ay’da Dünya’nın doğuşu izlenebilir.
1968 Noel arefesinde, ilk kez Dünya yörüngesinden ayrılan ayrıca Ay’a ulaşan uzayaracı olan Apollo 8 mürettebatı Ay yörüngesine erişip, Ay’ın görmediğimiz arka yüzünü gören ilk insanlar olduktan sonra Ay ufkunda yükselen Dünya görüntüsüne şahit oldular.
Fotoğraf: Apollo 8 mürettebatından Bill Anders; İşleme ve lisans: Jim Weigang
Yukarıdaki fotoğraf orjinali siyah beyaz olan kaenin renklendirilmiş hali. Astronotlar daha sonra renkli filmle de Dünya’nın fotoğrafını yakaladılar.
Bu heyecanlı anlarda astronotlar arasında şu konuşmalar (tamamen çeviri Türkçesi, idare edin) geçer:
Anders: Aman tanrım! Şurdaki görüntüye bakın! Dünya yükseliyor. Vay, çok güzel. Frank Borman: Hey, bunu çekme, bu planda yok. (şaka yapıyor) William Anders: (güler) Renkli filmin var mı, Jim? Bana hemen renkli film verir misin? James Lovell: Adamım, bu harika!
Apollo 8’de çekilenler esasen ikinci Dünya’nın doğuşu fotoğrafları. İlki Lunar Orbiter 1 uzayaracı tarafından çekilmişti.
Dünya’nın batışı da Ay’a gönderilen uzayaraçlarında görüntülenmiştir. Aşağıdaki animasyonda Zond 8 uzayaracı tarafından yakalanan “Dünya’nın batışı” görülüyor.
SSCB’nin geliştirdiği Zond 8 uzayaracı tarafından elde edilen fotoğraflarla oluşturulumuş olan “Dünya’nın batışı” görüntüsü.
Peki gelecekteki Ay kolonilerinde de Dünya’nın doğuşu izlenebilecek mi?
Ne yazık ki cevap büyük oranda hayır. Kütleçekim kilidi etkisiyle uydumuzun kendi etrafında dönüş hızıyla, Dünya etrafındaki dönüş hızı eşitlenmiş durumda: Dünya’ya hep aynı yüzünden bakıyor. Yani buradaysanız Dünya’yı hemen hemen sabit biçimde görüyorsunuz. Arka yüzünde ise hiç göremiyorsunuz.
Yalnız yörünge hareketinden ötürü oluşan salınım (librasyon) sonucunda görebildiğimiz yüzünün sınırlarında yer alan 2 dereceye varan bir bölgede Dünya doğup batar. Ancak Ay’ın hareketi yavaş olduğundan bu doğuş-batışlar yaklaşık bir aylık süreye yayılır.
7 Ocak günü gerçekleşen astronomi, uzay ve havacılık alanındaki önemli tarihi olaylar hakkında kısa bilgiler:
1610 – Galileo Galilei, Jüpiter’in dört büyük uydusu olan Ganymede, Callisto, Io ve Europa’yı ilk kez gözlemledi. Son ikisini ertesi gün ayırt edebilecekti. Bu uydular sonradan Galileo Ayları olarak anılmaya başlandı. Galileo’nun teleskobunun gözlem kabiliyeti düşük olmasına karşın keşiflerinin etkisi muazzam oldu. O dönemde herşeyin Dünya etrafında döndüğünü iddia eden Dünya merkezli evren modeli hakimdi. Başka bir gezegenin etrafında dönen aylar ise bu fikri sarsıyordu. Galileo ile başlayan gözlem ve keşifler sayesinde Dünya merkezli sistemin yanlışlığı ortaya çıktığı gibi bilimsel devrimin de önü açıldı. Jüpiter ve aylarını gözlerken bu tarihi hatırayı da aklınızda bulundurursunuz. Daha detaylı bilgiye ilgili yazıdan erişebilirsiniz:
1785 – İngiliz Kanalı ilk kez havadan aşıldı. Jean-Pierre Blanchard ve John Jeffries hidrojen balonlarıyla İngiltere’deki Dover’dan kalkıp Fransa’da Calais yakınında bir ormana indiler.
1968 – Surveyor Programı: Ay’ı hedefleyen Amerikan robotik uzayaracı programı olan Surveyor serisinin son uzayaracı olan Surveyor 7, Cape Canaveral 36A fırlatma kompleksinden fırlatıldı. Surveyor programında Apollo programı için Ay yüzeyinin araştırılmasını amaçlanıyordu. Serinin Ay’a inmeyi başaran beşinci ve son aracı olan Surveyor 7’nin amacı, Ay’a yumuşak iniş yapmak; iniş sonrası TV resimleri göndermek; kimyasal elementlerin nispi bolluğunu belirlemek; ay materyalini işlemek; konma dinamikleri verilerini elde etmek; termal ve radar yansıtma verilerini elde etmekti. Görevin hedefleri başarıyla gerçekleştirildi. Bunlar dışında, Ay’daki araca Dünya’dan gönderilen lazer ışınları, uzayaracının kamerası tarafından başarıyla görüntülendi.
Surveyor’un Dünya’daki bir modeli.
7 Ocak günü doğanlar ve ölenler:
1893 – Sloven fizikçi ve matematikçi Josef Stefan öldü (d. 1835) 1935 – Rus mühendis ve astronot Valeri Kubasov doğdu (ö. 2014) 1943 – Sırp-Amerikan fizikçi ve mühendis Nikola Tesla öldü (d. 1856) 1984 – Nobel Ödülü sahibi, Alman-Fransız fizikçi ve akademisyen Alfred Kastler öldü (d. 1902)
Astronomik birim (ing: astronomical unit) gökbilimde kullanılan bir uzaklık ölçüsüdür ve 149,597,870 km mesafeyi ifade eder. Bu mesafe de kabaca Dünya ile Güneş’in merkezleri arasındaki uzaklığa karşılık gelir.
Kısaltması ab olan astronomik birim, daha çok Güneş Sistemi ölçeğindeki uzaklıkları ifade etmek için kullanılır. Güneş-Dünya uzaklığı 1 ab kabul edildiği için, diğer gezegenlerin uzaklıklarını bu ölçü üzerinden vermek oldukça kullanışlıdır. Ötegezgen sistemlerinin boyutlarını belirtmek için de AB kullanılır. Bu sayede kendi sistemimizle karşılaştırma yapmamız kolaylaşmış olur.
Güneş Sistemi’nin dışındaki cisimler çok daha uzak olduğu için AB kullanmak pek yararlı değildir. Bu tarz astronomik uzaklıklar için ışık yılı ve parsek birimleri kullanılır. 1 ab’nin yaklaşık 8 ışık dakikası olduğunu düşünürseniz bu uzaklıkların ne derece büyük olduğu anlaşılır.
Gezegenlerin Güneş’ten uzaklıkları:
Merkür: 0.387 ab Venüs: 0.723 ab Dünya: 1.000 ab Mars: 1.524 ab Jüpiter: 5.203 ab Satürn: 9.582 ab Uranüs: 19.201 ab Neptün: 30.047 ab
Güneş Sistemi’nin daha ücra köşeleri:
Kuiper Kuşağı: 30 ile 55 AB En uzak uzayaracı, Voyager 1: 142,28 AB (Mayıs 2020) Oort Bulutu: 5,000 ile 100,000 AB
Dünya yörüngesi elips biçimindedir ve elips iki eksende ayrı çapa sahiptir. Astronomik birim Dünya yörüngesinin büyük eksen yarıçapına eşittir. Güneş Sistemi içindeki kütleçekim etkileşimi kusursuz ve sabit bir yörünge hareketine olanak vermez. Bu nedenle de yörüngelerin yarı çapı her zaman değişir. Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) bu sorunu çözmek için 1976 yılında 1 astronomik birimi, kütlesi sıfır kabul edilen bir taneciğin 1 Gauss yılı (365,2568983 gün) sürede çizdiği düzgün dairesel yörüngenin yarıçapı olarak tanımlayıp sabit bir değere dönüştürmüştür.
Satürn’ün ihtişamına yetişemese de Uranüs’ün de halkaları var. Uranüs’ün çevresinde halka gördüğünü ilk beyan eden kişi 1789’da William Herschel oldu. Bu halkalar çok sönük ve koyu olduğundan bilim insanları Herschel’in halkaları görmüş olabileceğinden pek emin değiller.
Uranüs’ün halka yapısı 10 Mart 1977’de James L. Elliot, Edward W. Dunham ve Jessica Mink tarafından keşfedildi.
1977’de keşfedilen Uranüs halkalarının Rick Sternbach tarafından yapılmış tasfiri.
Uranüs’ün kaç halkası var?
1978’de 9 halka tanımlandı. 1986 yılında ise bunlara Voyager 2 tarafından çekilen görüntüler sayesinde keşfedilen 2 halka daha eklendi. 2003-2005 yılları arasında, Hubble Uzay Teleskobu’nun çektiği fotoğraflardan 2 dış halka daha bulundu. Toplam 13 halkadan en içteki 38 bin km, en dıştaki ise 98 bin km yarı çaplı.
Voyager 2 tarafından görüntülenen Uranüs halkaları. Burdan yukardan aşağı delta, gamma, eta, beta ve alfa halkalarını görüyoruz.
Uranüs’ün halkaları oldukça karanlık. Işığın ancak yüzde 2’sini yansıtıyorlar. Organik madde içeren su buzundan oluşuyorlar. Büyük kısmını ince tozların meydana getirdiği halkalardaki daha büyük cisimlerin çapı 0.2-20 metre arasında değişiyor.
Bilim insanları halkaların yaşının 600 milyon yılı geçmediği görüşünde. Muhtemelen bir zamanlar Uranüs’ün yörüngesinde dolanan birkaç uydunun çarpışma sonucu parçalanmalarıyla, faciadan arta kalan malzemeyle vücut buldular.
Uranüs’ün en büyük 4 halkasının, Hubble Uzay Teleskobu’nun yakın-kızılötesi kamerasına yansımış hali. Ayrıca gezegenin etrafında 10 uydusu görülmekte. Görüntünün renkleri Erich Karakoschka tarafından oluşturulmuş. 8 Ağustos 1998.